Bu haber :24/06/2022 18:22 Tarihinde Eklendi 4187 Kez Okundu

Prof. Dr. Eyüp AKMAN AYTEKİN KUŞ İLE SON KONUŞMAMIZ

Aytekin Kuş ile dostluğumuzun tarihi çok eski yıllara kadar gider. 1997 yılında hazırlamaya başladığım “Safranbolu’daki Adak Yerleri ve Bu Yerlerle İlgili İnançlar” adlı yüksek lisans tezime katkıları çok olmuştur. Zaten Safranbolu ile ilgili bir araştırma yapıp da Aytekin Kuş’tan yararlanmayan bir araştırma ve araştırmacı yoktur. Tezimi tamamlayıp Gazi Üniversite’sinde savunduktan sonra Aytekin Bey, bu tezin muhakkak basılması gerektiğini söyledi ve bu konuda da yardımcı olabileceğini ilave etti. Bizim tez, 2000 yılında Safranbolu Kaymakamlığınca basıldı. Kitabın kapağının rengini de Aytekin Bey belirledi. “Siyahın üzerine sarı yazılar çok iyi gider” dedi. Öyle de oldu kapak.

Burada 25 yıllık dostluğumuzda gerçekleşen anılarımı anlatacak değilim. Sadece şunu belirtmek isterim. Aytekin Bey tam bir Osmanlı efendisiydi. Konuşması, hal ve tavrıyla bu efendiliğini hep sürdürdü. Safranbolu’yu ve Safranboluluları çok iyi bilirdi. Bir Safranbolu ansiklopedisi gibiydi. Onun bu ölümüyle Safranbolu çok şey kaybetmiştir. 

Aytekin Bey ile yüz yüze görüşmemiz 1 Ocak 2022 tarihinde oldu. Hür Kalyoncu ile beraber ziyaretine gittik. Hastaneden yeni çıkmıştı. Yorgun ve bitkin görünüyordu.  Bizi görünce çok memnun oldu. Orada derin bir sohbete daldık. Kitaplarını bağışladığını söyledi. Kitaplığında sadece birkaç kitap kalmıştı. Artık ömrünü tamamladığını, kitaplarını ve arşivini kaybolmadan kendi elleriyle bağışladığını belirtti. Bu, çok yerinde bir hareketti. Biz biliyoruz ki nice arşivler, sahibi ölünce yok oldu gitti. Buna örnek olarak Hulusi Yazıcıoğlu ve Hikmet Şeyhoğlu arşivlerini gösterebiliriz. Aytekin Bey de arşivinin akıbetinin onlar gibi olmasını önlemek için daha hayattayken arşivini emin ellere teslim etmiştir.

O günkü sohbetimizde Aytekin Bey, baba tarafından büyük dedesinin  Yenice’den Safranbolu Tokatlı köyüne iç güveyisi olarak geldiğini söylemişti. Annesi de Araç’ın Kıyan köyünden Yukarı Gürne’ye  yerleşen Eyüpoğlu sülalesine(soyadları MAT) mensuptur.

1 Ocak tarihli sohbetimizden sonra zaman zaman telefonla görüştük. Son telefon  görüşmemiz dün (23 Haziran 2022) saat 13.03’de oldu. Aradığımda hemen telefonu açtı. Nasılsınız diye sorduğumda “çok iyiyim profesörüm” dedi. Sesi o kadar güzel, güçlü  geliyordu ki ben de şaşırdım. Bana hasta olduğundan falan  bahsetmedi. Hemen konuya girdi. Zaten telefonda uzun konuşmayı sevmezdi. Bana “dostum, Safranbolu’nun 1320/1904 tarihli  nüfus defterini bul. 1831 tarihli defter yayımlandı. 1904 tarihli defteri de bulursak Safranbolu nüfusu ve tarihi aydınlanacak” dedi. Ben de bu defterin kayıp olduğunu ve hiçbir yerde bulunmadığını söyledim. Hemen arkasından ben de ondan bir istekte bulundum. 1940’lı yıllarda Karabük’te çıkan “Karabük” dergisinin onda olup olmadığını sordum. O da cevaben derginin kendisinde ve Karabük kütüphanelerinde olmadığını ancak ailelerde bulunabileceğini söyledi. Sonra da “bu dergiyi Sadi Yaver Ataman çıkarmıştı. Onun arşivini de hem şehrin Süleyman Şenel çok iyi bilir” dedi. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle deyip telefonu kapattık. Bu sabah (24 Haziran)internetten Aytekin Bey’in dün (23 Haziran) saat 14 civarında vefat ettiği haberini okuduğumda şok oldum. Benimle bir saat önce yukarıda bahsettiğim konuşmayı yapan kişi bir saat sonra vefat etmişti. Belki de dostları arasında Aytekin Kuş ile son konuşmayı yapan kişi benim. 

Sonuç olarak Aytekin Kuş   bir Safranbolu âşığıydı. Ölüm anında bile Safranbolu tarihine kültürüne hizmet etmeyi düşünüyordu. Onun  Safranbolu hakkında yazmış olduğu kitaplarını ve makalelerini burada anlatacak değilim. “Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir” sözü çok yerinde bir sözdür. Etrafımızda fikir danışabileceğimiz, sohbet edebileceğimiz kişi sayısı her gün azalıyor.  Bir Safranbolu bilgesi olan Aytekin Kuş’a Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Mekânın “uçmak” olsun Aytekin Kuş. Kuş gibi uçarak “uçmağa” varırsın inşallah.